17 Temmuz 2011 Pazar

İstanbula ilk geliş...

Bundan tam 5 sene önce bugün Bingöl'den İstanbul'a gelmiştim...

Otobüsten indiğimde ilk hemen karşı tarafı görmüştüm ve çok korkmuştum..Bu şehir beni yutar diye...

İstanbula gelmeden önce hep Kız Kulesini merak ederdim...Acaba nasıl bir yer ve içinde ne var diye...

Nitekim ilk geldikten sonrada gittiğim yerde orası olmuştu.

Aradan 5 sene geçti ama ben hala İstanbulu unutamıyorum...

Birçok şeyi orda öğrenmiştim...Ve İstanbul benim için hayat okuluydu.

İstanbuldaki hiçbirşey Bingöle benzemiyordu...

İnsanlar farklıydı,herşey farklıydı...

Ara sıra gidip gelmeme rağmen hala unutamıyorum ve hep İstanbulda kalmak istiyorum.

Bakalım önümüzdeki seneler beni yine İstanbula kalıcı olarak getirecekmi...

Kim bilir belki olur yada belki hiç olmaz...

İSTANBUL SENİ ÇOK SEVİYORUM...

23 Haziran 2011 Perşembe

Sevmek...

Sevemiyorum artık eskisi gibi,
Evlerin önünde gezemiyorum
İçim kıpır kıpır olmuyor,
Heyecanı hissetmiyorum.
Ne yapsam ne etsem,
Bir türlü olmuyor.
Nedenmi?
Canım çok yandı.
Acıyı ruhumda ve bedenimde hissettim...

Ne günlerdi eski günler,
Evlerinin önünden ayrılmıyordum.
Sadece ev olsaydı keşke...
Okul,cadde,sokak...
Her yer ama her yer...

Ama eskisi gibi artık oda yok...
O artık çok uzaklarda...

30 Nisan 2011 Cumartesi

Yaş 25...


Doğum günüme az bir zaman kala...

Aslında bugünün hiçbir zaman gelmesini istemiyorum, çünkü gitgide yaşlanıyorum ve herşeyimi yavaş yavaş kaybeder gibiyim...

Bazen düşünüyorum doğum günü kutlamak ne kadar doğru birşey? Aslında bir insanın doğması güzel birşey ama yaşlanması ve gitgide ölüme bir adım yaklaşması benim açımdan bir o kadar kötü... İlginç geliyor bazen...

Her ne yaparsak yapalım, bazı gerçeklerden kaçamıyoruz...

Yaşlanmak ve ölmek... İşte bunlar hayatımızın gerçeklerinden birisi olarak düşünüyorum. Her ne kadar konuşmak ürkütücüde olsa...

25 Şubat 2011 Cuma

Hatalar ve Tecrübeler...


İnsanlar hatalarıyla olgunlaşır ve insanlar hata yaptıkça kendine birşeyler kazandırır. Hayatta hiçkimse mükemmel değildir ve kimseden mükemmel olmasını bekleyemezsiniz.

Hatalar insanların doğası gereğidir... Hatalar olmazsa insan, insan olmaz...

Aklıma bununla ilgili Edisonun sözü geldi... Hayatın en büyük hataları, başarıya ne kadar yaklaştıklarını bilmeyen insanların vazgeçmelerinden dolayı olur....

Böyle diyor üstad, ancak sürekli hata yapmak doğru birşey değildir. Hatanın doğru birşey olduğunu kabul etmiyorum ama hiçkimsede mükemmeldir de demiyorum.

16 Şubat 2011 Çarşamba

Değer Vermek


Değer vermek güzel birşeydir aslında vede değerli olmak. Sevdiğimiz insanlara verdiğimiz değerler vardır. Bazılarına az değer veririz,bazılarınada çok, tabiki bu samimiyetten kaynaklanan birşeydir. Bir insanla ne kadar samimi olursanız,o sizin için daha değerli olur, tabi samimiyetiniz az olanla da fazla birşeyler paylaşmaşsınız.

Bana göre değer vermek, güvenmeye benzer. Eğer bir kişiye ne kadar çok güveniyorsanız, o kadar çok değer verirsiniz. Bir sıkıntınız varsa hep onu ararsınız ve onunla konuşursunuz, aynı zamanda bu güvendiğiniz kişi size dair çok şey bilir, o da size anlatır ve bu güven karşılıklıdır.

Birde değer vermediğinizi düşünelim. Aslında onları düşünmek bile istemiyorum ama neyse yinede söylemeliyim :). Tabi onlara karşı güvensizliğiniz vardır. Bir anlamda olmalaarı ve olmamaları o kadarda önemli değildir. Bazen onları görmek bile istemezsiniz, belki varlılıkları bile rahatsız ediyor olabilir...

15 Şubat 2011 Salı

Etik Değerler



Etik değerler dedik.Peki nedir bu Etik Değerler yani bir anlamda Ahlaki Değerler... İyi, kötü,doğru , yanlış gibi kavramlar...Tabiki bu kavramlar toplumdan topluma değişebilir ve farklı özellik gösterebilir. Bazı ülkelerde doğru olan, bize yanlış gelebilir veya bize doğru gelen, başka ülkerde yaşayan insanlara yanlılş gelebilir. Bu birazda kültürel farklılıklardan kaynaklanabilir.

Etik değerlerin belirlenmesinde insanların yaşadığı ortamlar yani aile olsun, okul olsun, arkadaş çevresi olsun... Bu ve buna benzer ortamların insanlar üzerinde etki yarattığına inanıyorum.

Ve ben artık günümüzde etik konusunun sadece kendi menfaat ve çıkarlar uğruna kullanıldığını düşünüyorum ve etiğin bireyselleştirildiğinede inanıyorum. Çünkü insanlar işlerine birşey gelmeyince ve onların istediği gibi olmayınca, onun karşısında duran birşeyi yok etmek istiyor.

14 Şubat 2011 Pazartesi

Çocuklara Kıymayın Efendiler

Bugün çok tatsız olaylar yaşamaya başladım ve sinirlerim çok gergin, üstünede bu video geldi. Tam sıyırmak üzereyim. Hadi hep beraber izleyelim.

13 Şubat 2011 Pazar

Toplumu Yönlendiren 3 Kötü F

Neden böyle bir başlık seçtim onu söyleyeyim, evet dediğim gibi toplumu çok kötü yönlere çekebilen 3F diyorum, peki bunlar hangileridir dersek? Faşizm,Fundamentalizm vede Fanatizm. Bunların üçüde ülkemizde grupları var.

Faşizm yani aşırı derecede ırkçılık kısacası. Faşizm kötüdür çünkü bir ırkın veya bir insan topluluğunun, başka insan topluluklarına karşı üstünlüğü olmadığını düşünüyorum. Bana göre kimse kimseden üstün değildir.Faşizmin doğurduğu sonuçlara Nazi Almanya devletini yani Hitler gibi insanları verebiliriz. Onun yaptıkları sayesinde Almanya çok kötü deneyimler yaşadı.Milletimizi sevmeyelim gibi birşey çıkmasın burdan çünkü yanlış anlaşılmak istemem. Herkes kendi milletini sever ama aşırıya gitmek başka birşeydir.


Fanatizm, belli bir takımın savunuculuğu ve ona aşırı derecede bağlanma. Bazen televizyonda izleriz maç öncesi ve sonraları. Aynı ülkede yaşayan insanlar, birbirlerini bıçaklıyorlar, öldürüyorlar, dövüyorlar. Peki ne gerek var? Bu kadar körü körüne bağlanmaya birşeylere. Tıpkı bir saplantı gibi nerdeyse. Takımlarımızı sevelim ama aşırıya kaçmayalım.

Fundamentalizm, yani aşırı ve kökten dincilik yada radikal dincilik... Bu kavram daha çok Dinci terör örgütü grupları olan Hizbullah ve El-Kaide örgütleriyle özdeşleşmiştir. Bugün Google sitesine İslam ve Mohammad kelimeleri girdiğinizde, nerdeyse bu kelimeler, terörizimle eş anlama getirilmiş durumda.

Dikkat ederseniz hep aşırı olmak var, 3 kavramın içindede yani demek istediğim herşeyde aşırıya kaçmak doğru birşey değil veya mantıklı birşey değil. Önemli olan herşeyi dozuna göre ayarlamaktır.

İçinde Bulunduğumuz Durumlar

Bazen bilgisayarın başına oturursun hiçbirşey yapmak istemezsin ama bazen öyle şeylerde yaparsın ki hiç kimse anlamaz.Bazen sıkılırsın ve içinden hiçbirşey yapmak istemezsin ama bazende öyle olurki herşeyi sen yapmak istersin.İnsanoğlu çok farklı bir varlık, hala çözebilmiş değilim. Birgününümüzün diğer günü bazen tutmuyor ve tutarlı olmayabiliyor,tabiki bunda psikolojik veya belkide fiziksel durumumuz, o an içinde bulunduğumuz durum etkili olabiliyor.

Düşünüyorumda her günümüzün aynı olması sıkıcı olabilir,birçok insan rutin olmayı sevmez çoğunlukla ve değişimi sever. Düşünsenize her gün mutlu olursanız,üzgün olmayı merak etmezmisiniz?

Farklı bir blog açtım çünkü diğer blogum sadece pazarlama ve pazarlamayla alakalı bilgiler üzerine... Peki kendi fikirlerimin hiçbir önemi yokmu diye düşündüm kendime? Tabiki var nede olsa düşünüyorum. Ünlü Fransız Filozof Imanuel Descartes'ın dediği gibi ''Düşünüyorum o zaman varım''.